‘İstanbul’da insanlar acilde yatak beklerken ölüyor’

İstanbul Tabip Odası, Covid-19’da gelinen son durumu, günlük vaka sayısı ve özellikle İstanbul’daki yoğun bakım doluluk oranları hakkında dün açıklamalarda bulundu. 

02 Aralık 2020
‘İstanbul’da insanlar acilde yatak beklerken ölüyor’

‘İstanbul’da insanlar acilde yatak beklerken ölüyor’

İstanbul Tabip Odası (İTO) kentteki Covid-19 tablosunu açıkladı:

Basın açıklamasına, İTO Başkanı Dr. Pınar Saip, Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Recep Koç, Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu ve Dr. Murat Ekmez katıldı. Pozitif hastaları kontrol ettiklerini ifade eden Koç, Covid-19 hastalarının kullanması gereken ilaçların yeterli düzeyde bilgilendirme yapılmaması nedeniyle kullanılmadığını ifade ederken Ekmez ise İstanbul'da pandemi sonrasında 3 büyük hastane açıldığını buna rağmen yoğun bakım yatağı beklerken hayatını kaybeden hastalar olduğunu söyledi.

“KASIM AYINDAKİ VAKA SAYILARI NİSAN AYINI GEÇMİŞ DURUMDA”

Dün açıklanan yeni kısıtlamaların virüsün hızını ve ölüm oranlarını düşürme noktasında yetersiz kaldığını ifade eden Pınar Saip, “Çünkü var olan vaka sayıları ve ölüm oranlarına bakıldığında ne yazık ki konuyu kontrol etmeye yetmeyecektir. Hastalanan 100 kişiden en azından 2'sinin öleceğini düşünürsek ne kadar çok kişi hastalanırsa o kadar can kaybı olacak bu can kayıplarını mutlaka durduracak önlemler alınmalı ve bu önlemleri almak iktidarın sorumluluğundadır. PCR testi negatif olanların verileri maalesef hala paylaşılmamaktadır. Ayrıca detaylı bilgiler yaş, cinsiyet, bölge, sağlık çalışanı oranları detaylı bir şekilde verilmemektedir. Kasım ayındaki vaka sayıları Nisan ayını geçmiş durumda. İstanbul Türkiye'nin yüzde 20'sini oluşturmaktadır vakaların çoğu da İstanbul'da bulunmaktadır” dedi.

“ÖLÜM SAYILARININ DÜŞMESİ İÇİN 14 GÜN KAPANMA ŞART”

Hastanelerde yatak sayıları ve yoğun bakımların durumunu anlatan Saip, “Özellikle covid olmayan hastalar için de sıkıntılı bir durum yaşanmaktadır. Covid-19 dışında yoğun bakım ve ameliyat ihtiyacı olanlar için ayrılan yataklar her geçen gün azalmaktadır. Özellikle 14 günlük bir kapanmanın önemini özellikle vurgulamak istiyoruz ölüm sayılarının azaltılması için. Detayların mutlaka verilmesi gerekiyor bugün geldiğimiz noktada bunun çalışan hastalığı haline gelmiştir çünkü sadece hafta sonu yasaklar konmuştur. Yaşamak için çalışmak zorunda olan insanların yakınları hastalığı haline gelmektedir, alınan önlemler onu göstermektedir. Açıklanan hastane doluluk oranları ve yoğun bakım doluluk oranları gerçek olarak deneyim ve pratikleriyle uyuşmamaktadır. Bu durumda acil kapanma sosyal devlet desteği sağlanarak, kamu ve özel sektörde çalışanlara 1 ay ücretli izin verilerek, esnaf kesimine kira ve muafiyet desteği sunarak kayıt dışı kesime de yurttaşlık gelir hakkı tanıyarak temel ihtiyaçlar dışında her türlü hareketliliğin durdurulması gerektiğini vurguluyoruz” diye konuştu.

“İLAÇLAR DAĞITILIYOR VE BU İLAÇLAR KULLANILMIYOR”

İlaçların kullanımıyla ilgili ayrıntılara dikkat çeken Dr. Recep Koç, “İstanbul'da bizim kendi izlemlerimiz ve anket sonuçlarına göre pozitif vaka sayısı günlük 9 bin ila 12 bin arasında değişmekte. Bunların içinde 2, 3 misli temaslı olduğunu varsayarsak en az İstanbul'da 300 bin civarı temaslı 100 bini aşan pozitif hasta olduğunu tahmin etmekteyiz. Aile Hekimliği Sistemi, İlçe Sağlık Müdürlüğü olmak üzere 2 basamaklı bir izlem yapıyoruz ama hangi hastamız hastanede hangi hastamız ilaç almış bu bilgilere ulaşamıyoruz. Arkadaşlarımız evlere giderek ilaç dağıtıyorlar fakat gittikleri evlerde tam bir filyasyon çalışması yapamıyorlar. İlaçlar dağıtılıyor ve bu ilaçlar kullanılmıyor fakat ilaçlar hakkındaki yeterli olmadığı için hastalar tarafından ilaçlar kullanılmıyor” ifadelerini kullandı.

“SALGININ BİRİNCİL DERECE SORUMLUSU AKP İKTİDARI”

Tedavisinin hastanede devam etmesi gereken Covid-19 hastalarının yatak bulamama nedeniyle hastaneye yatamadığını söyleyen Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu da şöyle konuştu:

“Yarım tedbir yetmez tam kapanma şart. Türkiye'de 8 aydır kontrol altına alınamayan Covid-19 salgını Kasım ayında daha da hızlandı. Ne yazık ki Sağlık Bakanı'nın açıkladığı ve gerçeğin bir bölümünü yansıtan ölüm sayıları bile her geçen gün yükselmekte. Bugün Türkiye'de binlerce Covid-19 hastası hastaneye yatması gerektiği halde yatak bulamamakta, bir yoğun bakım yatağının boşalması ve böylece sıranın kendisine gelmesini beklemektedir. Türkiye'de 35 bin insanın hayatını kaybettiği bu salgın sürecinin birincil derece sorumlusu yetkisiz Bilim Kurulu değil bu süreçten başarı hikayesi çıkarıp politik rant elde etmeye çalışan AKP iktidarıdır.”

“SALGININ BAŞKENTİ İSTANBUL”

İTO Corona İzleme Grubu tarafından hazırlanan rapora göre İstanbul'da yoğun bakım yatağı sıkıntısı olduğunu belirten Ömeroğlu, “İstanbul salgının başkenti konumunu korumaktadır. İstanbul'da çok ciddi yoğun bakım yatak sıkıntısı yaşanmaktadır. Özel hastane patronları bu salgın günlerinde dahi kendi karının peşinde koşmakta, pandemi piyasasından pay kapmak için bir yandan SGK'dan ödeme alırken öte yandan can derdindeki vatandaşlardan para almaya devam etmektedirler. Kamu sağlık kurulları ihtiyaca cevap vermez ve özel hastane patronları para ödeyemeyen vatandaşları hastanelere kabul etmezken kendisi de hastane patronu olan Sağlık Bakanı duruma seyirci kalmakta, özel hastane yataklarını kamusal kullanıma açmaktan ideolojik politik zevklerle kaçınmaktadır” sözlerini kaydetti.

YATAK SIKINTISI

Dr. Murat Ekmez de İstanbul'da önemli seviyede yoğun bakım yatağı sıkıntısı olduğunu ifade ederek şu bilgileri verdi:

“İstanbul'da insanlar acil müşahede odalarında yatak beklerken yaşamlarını yitiriyorlar. Yoğun bakım demiyorum servis yatağı beklerken insanların yaşamlarını yitirdiği bir kent İstanbul artık. Durumun Marmara bölgesinde de çok vahim olduğu ortada. Pandeminin ardından İstanbul'da 3 tane büyük hastane açıldı. Bütün bunlara rağmen kamu hastanelerinde günlük ortalama 30, 40 hastanın yatak bekler durumda olduğunu biliyoruz.”

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.