24 Nisan 2021
Türkiye'nin Orta Doğu açılımının üç hedef ülkesi Mısır, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olarak görünüyor. Bu üç ülke ile başlatılan normalleşme sürecinin en somut gelişmesi Mısır ile yaşanıyor.
Türkiye, 2013 yazında Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'nin dönemin Savunma Bakanı Abdelfettah el Sisi tarafından düzenlenen bir askeri darbeyle devrilmesine en sert ve uzun tepki gösteren ülke olmuştu.
Sisi'nin cumhurbaşkanı olarak göreve başlaması ve Müslüman Kardeşler hareketini hedef almaya devam etmesi Ankara'nın tepkisinin daha da sertleşmesine neden olmuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, basına yaptığı açıklamalarda Sisi'yi doğrudan hedef almış, onun bulunduğu uluslararası ortamlardan uzak durmuştu.
Şimdi ise ilişkilerde yeni bir dönemin açılmakta olduğu kaydediliyor. Türk ve Mısır istihbarat servisleri arasında bir süredir devam eden görüşmeler sonucunda artık diyalog sürecinin iki ülke dışişleri bakanlıkları tarafından sürdürülmesinin benimsendiği belirtiliyor. Bu kapsamda, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığındaki bir heyetin Mayıs ayında Mısır'a giderek ilişkilerin normalleşme sürecini ele alacağını Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıkladı.
Mısır'ın daveti üzerine gerçekleştirilecek görüşmelerin sonucuna göre, Çavuşoğlu'nun Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri ile bir araya gelmesi ve normalleşme yol haritasını açıklaması öngörülüyor. Yol haritasının en önemli ayaklarından birini her iki tarafın karşılıklı büyükelçi atamasını gerçekleştirerek diplomatik temsil düzeyini normalleştirmesi oluşturuyor.
Tarafların siyasi ilişkilerin yanı sıra ekonomi, ticaret ve karşılıklı yatırımları da içerecek şekilde istişarelere başlaması ayrıca Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölgesel konularda da görüş alışverişinde bulunmaları bekleniyor.
Bu diyaloğun cumhurbaşkanlarını da kapsayacak şekilde gelişip gelişmeyeceği ise bilinmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır ile yapılacak temasların cumhurbaşkanlarının "bir tık altında" devam edeceğini belirterek, kendisi ile Sisi arasında hemen bir diyalog sürecinin başlamayabileceğinin mesajını vermişti.
İsrailli bakana Türkiye daveti
Bu açılımın ikinci önemli hedef ülkesi ise İsrail. Türkiye-İsrail ilişkileri, Tel Aviv yönetiminin 2010 senesinde Filistin'e uygulanan ablukayı protesto etmek üzere açılan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda sert müdahale etmesi ve 10 Türk vatandaşının öldürülmesi üzerine tarihinin en gergin dönemine girmişti.
Taraflar İsrail'in 2013 yılında Türkiye'den özür dilemesi ve 2016'da tazminat ödenmesini de içeren bir anlaşmanın yapılmasının ardından ilişkileri rayına koymuşlardı. Ancak İsrail tarafının 2018'de ABD'nin Kudüs'te büyükelçilik açmasını protesto eden Filistinlilere orantısız güç uygulaması ve 60 kişinin ölümüne yol açması nedeniyle Türkiye, büyükelçisini geri çekmiş ve İsrail'den benzer bir adım atmasını istemişti.
Son dönemde ise İsrail ile ilişkilerin yeniden normalleşebileceğine ilişkin artan mesajlar gözleniyor. Ayrıca Katar ve Azerbaycan gibi hem İsrail hem de Türkiye ile yakın ilişkileri olan ülkelerin taraflara normalleşme yönünde telkinde bulundukları kaydediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda ilkesel olarak pozitif olduklarını kaydetmelerine karşın, bu sürecin ancak Tel Aviv'in Filistinlilere yaklaşımını yumuşatması durumunda kalıcı olabileceğinin altını çiziyorlar.
Buna karşın Ankara, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde 18-20 Haziran'da düzenlenecek Antalya Diplomasi Forumu'na İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz'i davet ederek ilk somut adımı atmış oldu. Steinitz, 2017 senesinde yine enerji konularıyla ilgili bir toplantıya gelmiş ve o tarihten bu yana Türkiye'ye gelen son üst düzey yetkili olmuştu.
Steinitz, Mart ayında yaptığı bir açıklamada, Türkiye'nin de Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun bir parçası olmasını umduklarının söylemiş ve çatışma yerine bölgesel işbirliği ortağı olarak görmek istediklerini kaydetmişti.
Mısır-İsrail ile ilişkiler Doğu Akdeniz denklemi için önemli
Türkiye'nin Mısır ve İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi özellikle Doğu Akdeniz'de son dönemde gelişen enerji denklemi açısından önemli.
Her iki ülke de son 10 senede kendi kıta sahanlıklarında önemli miktarda doğal gaz bulmuşlar ve çıkardıkları kaynağın bir bölümünü kullanıp geri kalanını uluslararası pazarlara satmaya başlamışlardı. Aynı bölgede Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de doğal gaz bulması ve giderek daha çok uluslararası şirketin yatırım yapması üzerine aralarında Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti, İsrail, Mısır, Filistin ve İtalya'nın da bulunduğu Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kurulmasına yol açmıştı.
Türkiye ise bu girişimin Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının çıkarlarını göz ardı ettiğini kaydetmiş ve kendisinin dışlandığı hiçbir platformun somutlaşamayacağını kaydetmişti. Bu kapsamda özellikle, Doğu Akdeniz'den başlayıp deniz altından Girit ve Avrupa'ya ulaşması planlanan doğal gaz boru hattının gerçekleşmesinin mümkün olmadığını vurgulamıştı.
Türkiye'nin İsrail ve Mısır ile ilişkilerini normalleştirmesinin enerji alanındaki sorunların çözümü açısından bir fırsat yaratabileceği kaydediliyor. Bu süreçte, Türkiye'nin hedeflerinden biri Mısır ile deniz yetkilendirme anlaşması imzalamak ve böylece Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı avantaj elde etmek. Ancak diplomatik kaynaklara göre, Mısır'ın Türkiye ile anlaşma konusunda aceleci olmayacağı kaydediliyor.
BAE ile üst düzey temas gerçekleşti
Türkiye'nin Orta Doğu açılımının en önemli adreslerinden biri de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) oldu. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan ile telefonda bir görüşme gerçekleştirdi. Tarafların birbirlerinin Ramazan ayını tebrik etmeleri bilgisi dışında ne Ankara ne Abu Dabi görüşmenin içeriğine ilişkin bilgi verdi.
Ancak taraflardan son dönemde verilen sıcak mesajlar, Çavuşoğlu-Al Nahyan görüşmesinde ilişkilerin düzeltilmesi konusunun ele alınmış olabileceğini gösteriyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin ilişkileri düzeltmek istediğini ancak BAE tarafının da somut adımlar atması gerektiğini, Türkiye'ye düşmanlık gibi görünen adımlardan kaçınması gerektiğini kaydetmişti. BAE'nin Şubat ayında görevden alınan dışişlerinden sorumlu devlet bakanı Enver Gargaş da geçen aylarda Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesinden yana olduklarını kaydetmişti.
Türkiye -BAE yakınlaşma sürecini tetikleyen gelişme, aralarında Suudi Arabistan ve BAE'nin de olduğu Körfez İşbirliği Ülkelerinin Katar'a 2017'den bu yana uyguladıkları ambargoyu kaldırması oldu. Katar'ın bölgedeki en yakın müttefiki olan Türkiye, ambargo süresince Doha'ya desteğini askeri boyuta da taşımıştı. Katar'ın yeniden Körfez ile ilişki kurmasının araları son derece gergin olan Türkiye ve BAE ilişkilerine de olumlu etki ettiği belirtiliyor.
Türkiye ile BAE ilişkileri, 2013 yılında Mısır'da yaşanan darbe nedeniyle sarsılmıştı. 2011'de başlayan Arap Baharı sürecini kendi varlığı için en büyük tehdit olarak gören BAE ve Suudi Arabistan, Sisi'nin darbesini desteklemişler ve karşı çıkan Türkiye ile ilişkilerini sertleştirmişlerdi.