Geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Akdeniz Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Özlenen Özkan ve ekibinin son zamanlarda basında sık sık yer alan icraatlarını bir Antalyalı siyasetçi olarak üzüntü ve kaygı ile izlemekteyim. Bir yıldan fazla bir zamandır Akdeniz Üniversitesi’ni Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan ve ekibi hakkında basında yer alan iddialar ülkemizin sanat, turizm, sağlık merkezi olarak kabul edilen Antalya’mıza yakışmamaktadır. Antalya şehri Akdeniz Üniversitesi’nde yaşananları hak etmiyor. Bir zamanlar Türkiye’nin önemli üniversiteleri arasında bulunan kurumun bugün itibariyle sorunlar yumağı olarak basında mütemadiyen olumsuz haberlerle yer alması öğrencileri ve çalışanları olduğu kadar Antalyalıları da tedirgin etmektedir. Artık Antalyalılar her gün üniversite ile ilgili basında çıkan olumsuz haberleri okumaktan, duymaktan bıkmıştır. Akdeniz Üniversitesi yönetimi kişisel çatışmaları bırakıp, üniversiteyi layık olduğu yere getirmek için çaba sarf etmelidir. Bu hali ile üniversite de ciddi bir yönetim eksikliği olduğunu basından okumakta, çocuklarının geleceği için çözüm arayan tedirgin velilerin, sosyal medyadan çözüm arayışında bulunan lisans öğrencilerinin çırpınışlarından anlamaktayım.
Son zamanlarda bağış krizi ile başlayan olayın mağduru öğrencilerin ve öğrenci velilerinin eylemlerini üzüntü ile izlemekteyim. Tüm velilerimizin ve öğrencilerimizin her zaman yanındayım. Rektörlüğün konu hakkında yaptığı basın açıklaması ile bağışın doğruluğunu öğrendim. Üniversite yönetimi artık öğrencilerinin sorunlarına odaklanmalıdır. Akdeniz Üniversitesi rektörlük görevi, başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere onun şahsında milletin bir emanetidir. Bu görevi icra ederken görevi tevdi edenlerin güvenini istismar edecek işlerden özenle kaçınmak gerekir. 
Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan seçildiğinden beri hiçbir öğretim üyesinin kadro alamaması ve hak ettiği kadroyu alamayan 400'den fazla öğretim elemanının olduğu yine Antalya’nın gündemindedir. Özlük hakları verilmeyen hocalardan iyi bir performans sergilemesi beklenemez. Özlük hakları iyi öğrenci yetişmesinin önündeki en önemli engeldir. Bu sorunun bir an önce çözümü için Üniversite yönetimine çağrıda bulunuyorum.  Özlük haklarını alamayan hocalarımın yanımdayım. Konunun takipçisi olacağım.
Konservatuvar Yüksekokul Sekreteri olarak görev yapan, Hüsnü Gülez ve Okul Müdürü ile öğrenci velilerinin kişisel çabaları sonucu bulunan bağış takdire şayandır.  Ayrıca, projenin kendi maddi imkanları ile çizdirilmiş olması ayrı bir takdir ve ödül konusudur. Fakat bahsi geçen bağışçının bağış yapacağı miktarın Üniversite yönetimi tarafından üniversite döner sermayesine aktarılmak istenmesi ve bağış amacı dışında kullanılmak istenmesi sebebiyle bağışçının desteğinden vazgeçtiği basında çok sayıda habere konu olmuştur. 
Binanın onarımı, projenin çizdirilmesi ve bağışın bulunmasının dışında bugüne kadar Üniversitede yaptığı her görevde üstün başarılar gösteren kıymetli bürokrat Hüsnü GÜLEZ’in, çabalarını yakinen takip etmekteyim. Tüm bu başarılarına karşın hiçbir gerekçe göstermeden, görev tanımı yapılmadan, Rektör Özlenen Özkan tarafından başka bir birimde görevlendirilerek cezalandırılmaya çalışıldığı iddialarını üzüntü ile takip etmekteyim. Rektörün bu kararını yeniden gözden geçirmesini temenni ediyorum.  
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Sayın Prof. Dr. Erol ÖZVAR’ı ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ı, Akdeniz Üniversitesinde yaşanan olaylara dur demeye davet ediyorum. Olayların takipçisi olacağımı kamuoyuna duyururum.