Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü özel gündemiyle ATSO Konferans Salonu’nda düzenlenen Çocuk Hakları ve Refahı Çalıştayı’nda ülkemizin çocuklarını tehdit eden kritik meseleler 14 çalışma masasında ele alınıp, sorunlar tespit edilerek çözüm önerileri sunuldu.Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Antalya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan'ın Çocuk Refahı Çalıştayı’ndan çıkan sonuca göre, Antalya'da da Türkiye genelinde olduğu gibi çocuklar beslenme eksikliği ve maddi yoksullukla büyük zorluklarla mücadele ettiği kaydedildi.
Çalıştayda; çocuk yoksulluğu ve çocuk işçiliği ile mücadele, çocukların beslenme sorunları, çocuk ihmal ve istismarı, çocukların madde bağımlılığı ve dijital bağımlılığının yanı sıra çocuk hakları mevzuatı ile ilgili sorunlar, özel gereksinimli çocukların sorunları, tutuklu ve hükümlü çocukların sorunları, koruma altındaki çocukların sorunları, akran zorbalığı ile mücadele konuları ele alındı.
Çocuk Hakları ve Refahı Çalıştayı’nda 46 akademisyen, 67 kamu kurumu temsilcisi, 53 STK temsilcisi, 10 lise öğrencisi toplam 175 kişi görüş, bilgi, veri ve deneyimlerini bir araya getirerek Akdeniz Üniversitesi öğretim üyelerinin moderatörlüğünde, inceledikleri başlıkla ilgili sonuç raporlarını paylaştılar.
TOBB Antalya Kadın Girişimciler Kurulu ev sahipliğinde düzenlenen ve Akdeniz Üniversitesi, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, TOBB Antalya Kadın Girişimciler Kurulu ortak organizasyonu olan Çocuk Hakları ve Refahı Çalıştayı’nın Sonuç Bildirgesi, Antalya Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı’nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Çocuk Hakları ve Refahı Çalıştayı Sonuç Bildirgesi'nde öne çıkan bazı başlıklar şu şekilde paylaşıldı;
TÜRKİYE’DE HER 3 ÇOCUKTAN 1’İ YOKSUL
Rapora göre Antalya’nın yoksul mahallelerinde 100 çocuktan yaklaşık 10’u bodur, 5’i kilo olarak cılız, 100 çocuktan 7’si beslenmeye bağlı obezite sorunu yaşamakta. TÜİK 2022 verilerine göre de her üç çocuktan birinin (yüzde 35,3) ciddi maddi yoksulluk, yetersiz beslenme sorunu yaşamakta olduğunun altı çizilerek ‘Günümüzde çocuğun yoksulluğu ve hakları doğum öncesinde başlamaktadır. Dolayısıyla yoksul bir hanede doğan çocuğun eşitsizliği de anne karnında başlamaktadır. Annenin yetersiz beslenmesi çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimini olumsuz etkilemektedir.’ Açıklaması yapıldı.
Antalya’daki yoksul mahallelerde 500 çocukla yapılan boy-kilo ölçümleri neticesinde; boy ve kilo bakımından çocukların %50’si percentil değerin altında bulundu. Bu durum araştırma kapsamına alınan çocuklarda ciddi bir beslenme eksikliği olduğuna işaret etmekte. Bununla birlikte her 100çocuktan yaklaşık 10’u boy olarak kısalık (bodur), 5’i kilo olarak cılızlık olma sorunuyla karşı karşıya. Her 100 çocuktan 7’sinde ise beslenmeye bağlı obezite sorunu tespit edildi.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE
Türkiye’de TUİK Çocuk İşgücü Anketi (2019) sonuçlarına göre 32.000’i 5-11 yaş arası olmak üzere 700.000’den fazla çocuğun ekonomik faaliyette bulunduğunu belirten uzmanlar, bu çocukların %34,3’ünün (247 bin) eğitimine devam etmediğini belirtiyorlar. Bu sonuçlar COVİD pandemisi öncesine ait, pandemi ve sonrasında yaşanan deprem nedeniyle, UNİCEF Türkiye’de çocuk işçiliğinin arttığı yönünde endişelerini dile getirdi. Kayıtlı verilere göre son 10 yılda 671 çocuk işçi iş kazası nedeniyle kaybetti.
ÇOCUKLARIN BESLENME SORUNLARINA DİKKAT
Uzmanlar; ülkemizde yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak çocuklarda yaygın biçimde obezite, malnutrisyon, bodurluk, vitamin mineral yetersizlikleri, ilk 1000 gün eksiklikleri (gebelikdöneminde beslenme ve eğitim eksikliği, anne sütü ve tamamlayıcı beslenme uygulama yanlışlıkları) durumlarına bağlanabilecek %6 bodurluk, %20-25 şişmanlık ve obezite görüldüğünü, Antalya’nın yoksul hanelerinde bodurluğun %9’a, zayıflığın %5,8’e ulaştığını, obezitenin %7 civarında olduğunu belirttiler.
Bu konuda Çocuk Hakları ve Refahı Çalıştayı’na katılan uzmanların önerileri de şu şekilde sıralandı;
-Gıda okuryazarlığının geliştirilmesi, besin hazırlama ve planlama becerileri kazandırılması ve bu amaçla çocuklara yönelik kursların planlanması (yaz okulu, yemek kursları gibi),
-Anne-baba eğitimlerine aile sağlığı, toplum sağlığı, sağlıklı hayat merkezleri vb. faydalanılması uygun beslenme eğitimlerinin planlanması, sağlıklı besin seçimi ve besin çeşitliliğinin artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması (yemek kursları),
-Çocuklarda obezite ve malnutrisyona dair sürekli tutulan güncel verilere ulaşmada zorlukların ortadan kaldırılması,
-Aile sağlığı diyetisyenliği ve okul sağlığı diyetisyenliği yapısının oluşturulması ve uygulanması,
-Sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılmasına dair ilköğretim müfredatı/dersleri hazırlanması(beslenme bilgisi/sağlık bilgisi),
-Eğitim fakültelerinde anaokulu ve sınıf öğretmenlerine yönelik lisans müfredatlarına beslenme derslerinin eklenmesi,
-Devlet okullarında bir öğün ücretsiz yemek desteği -besin değeri (protein, vitamin, mineraller ve biyoaktif bileşikler…) yüksek, gereksinimlere ve çocukların beslenmesine uygun,
-Vitamin ve mineral eksiklerine yönelik besin zenginleştirmesi, tarımsal üretimle agronomik ve genetik biyofortifikasyon çalışmalarına öncelik verilmesi (tarladan sofraya besin değeri korunmuş gıda sağlanması amacıyla),
-Okul sütü ve sağlıklı ara öğün dağıtılması gibi 1 öğün desteği uygulamalarının tekrar gündeme gelmesi ve yaygınlaştırılması,
-Okullarda temiz ve içilebilir suya erişimin sağlanması (Arıtıcı ve sebil kullanımı…),
-Yiyecek içecek standartlarına uygun kantin uygulamalarıyla ilgili yönetmeliğin hazırlanması/denetim zorunluluğu/yaptırım uygulanması,
-Besleyici değeri yüksek ve kalıntısız tarım ürünlerinin yetiştirilmesi ve denetlenmesinin sağlanması,
-Organik gıdaya erişimin kolaylaştırılması,
-Çocuklar için fiziksel aktivite gerçekleştirecek alanlar/çevreler geliştirilmesi,
-Gıda okuryazarlığını geliştirmeye yönelik projelerin geliştirilmesi; Sağlıklı beslenme davranışları ve gıda okuryazarlığının geliştirilmesi için sivil toplum kuruluşlarının sürece dahil edilerek öğretmenlere, ailelere ve çocuklara eğitim verilmesi,
-Kantin/yemekhane çalışanlarına sağlıklı beslenme, hazırlama, pişirme ve hijyen eğitimlerinin verilmesi, Türkiye Özgü Beslenme Rehberi’nin Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla tüm okullara ulaştırılıp sağlıklı beslenme modellerine dair afiş ve broşürlerin hazırlanarak okullarda sergilenmesi.
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARIN SORUN
Ülkemizde özel gereksinimli çocukların ve ailelerinin çok yönlü sorunları mevcuttur ve bu sorunlara yeterli çözümlerle yanıt verilemediği için toplumsal bir yara olmaya devam etmektedir. Özel Gereksinimli Çocuklar (ÖGÇ) ve aileleri, engelli bir çocuğun varlığını kabullenmeme, eşler arasında yaşanan sorunlar, ilginin özel gereksinimli çocuğa yoğunlaşması nedeniyle diğer sağlıklı çocuk/ların ihmali ya da bakımdan onların sorumlu tutulmaları, damgalanma, toplumdan soyutlanma, tükenmişlik, boşanma, ekonomik sorunlar, bilgi eksikliği, eğitim, sağlık sorunları ve sosyal destek yetersizliği vb pek çok sorunla başetmek zorunda kalmaktadır. Çalıştay masasında önerilen çözümler, toplumun tüm kesimlerinin ve ilgili kamu hizmetlerinin ilgisini, desteğini ve bütünleyici organizasyonunu gerektirmektedir. Ailelerin desteklenmesi için profesyonellerden oluşan bir “Engelsiz Destek Ekibi”nin (çocuk hekimi, hemşiresi, sosyal hizmet uzmanı, çocuk gelişim uzmanı, çocuk ruh sağlığı uzmanı, çocuk psikoloğu, aile danışmanı vb) oluşturularak tanı aşamasından itibaren aynı ekip tarafından izlem ve danışmanlık yapılması, yatağa bağımlı ya da kendi özbakımını karşılayamayan özel gereksinimli çocukların annelerin rahatlatılması, güçlendirilmesi, engelli aylığı, evde bakım aylığı ve bez desteği ücretlerinin artırılması, anne ve babaların iş bulmalarının sağlanması, annelerin sigorta primleri konusunda desteklenmesi, özel gereksinimli bireyleri topluma kazandırmak için istihdamının
desteklenmesi önem arz etmektedir.
ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI
Çocuk istismarı ve ihmalinin çözümünde yoksulluk ve işsizlikle etkin mücadele, toplumdaki tüm bireylerin çocuk haklarını bilmesi ve çocuklarla hak temelli ilişki ve iletişim içinde olması, erken çocukluk dönemini de içerecek şekilde nitelikli kamusal eğitim aracılığıyla çocuklara haklarının öğretilmesi önemli rol oynuyor.
Yetişkinlerin uygun ebeveynlik tutumlarını ve ihmal/istismar farkındalıklarını artıracak şekilde bilgiye ulaşımının sağlanması, profesyonellerin yeterli donanıma sahip olacak şekilde meslek içi eğitimi de önemli etkenlerden.
AKRAN ZORBALIĞI İLE MÜCADELEDE ‘AKRAN ARABULUCULUK DERNEĞİ’
TÜİK verilerine göre 6-17 yaş grubundaki çocukların %13,8’i zorbalığa maruz kalmakta. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Antalya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan, okullarda yaşanan akran zorbalığının önüne geçilebilmesi için Ankara merkezli kurulan Akran Arabuluculuk Derneği’nin Antalya’da pilot okullarda çalışmalar gerçekleştirdiğini belirtti.
Haber: Ferhat Çeliker