SÖZ SAVUNMANIN:DEĞİŞMEDEN GELİŞME OLMAZ
Savunma hakkı kutsaldır kavramından yola çıkarak, herkesi savunan avukatlar kendilerini savunabiliyorlar mı? Türkiye’de adalet tartışılırken, adaletin üç tarafından biri olan savunmanın temsilcileri avukatların sistemdeki yerini ve mesleki problemlerini iki değerli avukata sorduk.
Avukat bir davanın tarafı değildir.
Ekim ayı içerisinde yapılacak olan Ankara Baro seçimlerine yönelik baro başkanlığına aday gruplarında çalışmalar sürüyor. Değişim Grubu Ankara 1 Nolu Baro Başkan Adayı Avukat Zeki Kaplan ve Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Yasemin Bircan, Tempo TV ve Medya24’ten Gazeteci Süleyman Yıldız’ın baro seçimine ilişkin sorularını yanıtladı.
https://www.youtube.com/watch?v=6JgFLABvEl8&t=970s
AVUKATLARIN ÖNCELİKLE ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI NELER?
Av. Zeki Kaplan, öncelikle kariyer ve ekonomik sorunları olduğunu ifade ederek, avukatların her birinin bir arabası ve bir evi olması gerektiğini belirtti. Ne yazık ki, bir de bakıyoruz ki işlerinin tamamını veya de bir kısmını zaman içerisinde notere kaptırmışlar. Avukat ne iş yapacak? Asgari ücret tarifesi her yıl değişirken, Ankara Barosu tarifesinde bile kendileri çalışma yapmadan tarife açıklıyorlar. Hatta kendileri incelemişlerdir, yakında açıklayacağım orada bir tanesinde olmayan bir işle ilgili tarife bile var; olmayan işle ilgili tarife, evet, öyle bir anlaşılmaz işleri de var.
Avukatların öncelikle çözüm bekleyen sorunları nedir?
Avukatlığın en büyük sorunu itibar sorunudur. Baro yönetimi, olan DSÖ, sorunlara çözüm bulamıyor. Bakınız, son 50 yıldır aynı anlayışla problemler artarak çoğaldı. Avukatların önceden bir itibarı vardı; yapılan anketlerde avukatların itibar konusu alt seviyelere kadar düşmüş. Eğer bu seviyelere düşmüşse, bunun tek sorumlusu 40-50 yıldır yönetimde olan Demokratik Sol Avukatlar grubudur. Avrupa'da, Almanya’da bir avukat, bir hâkim, bir savcı aynı itibara sahiptir. Bizim burada hâkimler ve savcılar ayrı bir yere gelirken, avukatlar ayrı bir yere geliyor. Sınavları da aynı hâkimlik, savcılık, avukatlık sınıfı Almanya'da aynıdır ve meslekten mesleğe geçiş vardır. İki yıl avukatlık yapıp, üç yıl hâkimlik yaptıktan sonra tekrar avukatlığa dönebilirsiniz. Türkiye'de öyle bir şey yok. Türkiye'de 22 yaşında okulu bitirdikten bir yıl sonra avukata bütün soruları önüne koyup her şeyi çözmesini bekliyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Yani ondan sonra hâkim de iki yıllık. Hâkimden de soruları çözmesini bekliyorsunuz. Eğitimde de bir eksiklik var; bunların değişmesi lazım. Bizim itibarımız, Avrupa'daki gibi hâkimlik, savcılık, avukatlık itibarının aynısı olmalı.
HUKUK FAKÜLTELERİN FAZLALIĞI BİR SORUN TEŞKİL EDİYOR MU?
Olaya şu şekilde bakmamız lazım: Siz Almanya'daki gibi, bugün bir taksi şoförü Almanya'da hukuk fakültesi mezunu olabiliyor. Hukuk fakültesi mezunu olmak kötü bir şey değil; fazladan açılmış açılabilir, benim için bir sakıncası yok ama hepsini siz, yani bakkalda abonman kartı dağıtır gibi avukatlık belgesi dağıtırsanız, sorun var. Sorun onu kastediyorum. Ama siz herkese belgeyi dağıtıp avukat yaparsanız, sorun kaçınılmaz olur.
AVUKATLIĞIN BİR KOTASI OLMALI
Herkes hukukçu olabilir ama avukat olmamalı. Bunun bir kotası olmalı. Türkiye’nin iki büyük ili, Ankara ve İstanbul Barosu, dünyanın en büyük barolarından ilk 5’te, ilk 100’de bu barolardan söz ediyoruz. İnsan olarak da, kişi bazında en çok avukat sayısının düşen iller buralar. Avukat sayısı da çok sorunları da çok. Ayrıca birde şiddet görme ihtimalimiz çok yüksek. Avukat intiharlarından nedense söz edilmiyor. Bir meslektaşım 14yıllık Avukat İş mahkemesinde karşılaştık bana ben artık sabit maaşlı bir iş bulursam çalışacağım. Hukukla ilgili olur veya olmaz başka bir iş arıyorum. 13-14 yıllık bir kariyere sahip artık bu işte uzmanlaşmış bir kişi bu mesleği yapmak istemiyorsa orada mutlaka sorun var demektir. O zaman burada önemli sorun var demektir. Sorunun en öncelikli sorumlusu bence Ankara barosudur. Baro mesleğin itibar kazanması, üyelerinin sıkıntılarının aşılması konusunda yetersiz kalmıştır.
İşte birçok sorun var çözüm bekleyen. Ama çözüm bekleyen bu sorunlara samimi ve üretken hizmetleri için Değişim grubu olarak bu sorunları çözmeye adayız. Yönetimde Yasemin Hanımın yanı sıra 23 meslektaşım var.
ZORUNLU MÜDAFİLİK NEDİR?
Ayrıca Zorunlu müdafilikte Avukatın devlet tarafından atandığını belirten Av. Yasemin Bircan, ücrete devlet tarafından ödeniyor ancak burada bence teknik hata yapılıyor. Şöyle ki amaç ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşın savunmasını yapmak. Oysa şahit oluyoruz adamın maddi durumu oldukça iyi o da müdafilikten yararlanıyor. Aslında dava sonrasında devlet bu savunma bedelini şahıstan istiyor ancak aldığına pek şahit olmadık. Durumu müsait olan kişinin avukat tutması gerekecek ve meslektaşlarımızdan savunma için yararlanacak.
SOSYAL GÜVENCEMİZ YOK
Bizim göreve başladığımız dönemde topluluk sigortası vardı sonra bunu değiştirdiler. Ve BAĞ-KUR sistemine geçildi. Tüm serbest meslek sahibi olan avukatlar Bağ- Kurlu. BAĞ-KUR’a 9 bin gün prim ödemiş olan emekli olabiliyor. Bu mesleğin sonucunda böyle düşük bir emekli maaşıyla bu kişilerin geçilmesi mümkün mü?
Buradan soruyorum Baro emeklilik konusunda ne yapıyor? Neden bütün herkesi kooperatif benzeri bir sistemle emekliliğini desteleyecek sistemler kurmuyor. Zira bu sistemle her meslektaşım ofis ev araç sahibi olabilir. Baronun ön ayak olması gerekirken bir şey yapmıyor. Baronun idari binası yok Ankara barosunun binası yok yönetim binasına kira ödüyorlar. Defalarca sorduk neden kira ödüyoruz aidat geliriyle bina satın alınamaz mı diye. Yanıt gelmiyor. 50 bin üyeli Ankara barosu kirada
Avukatların sorunu çözmeden Türkiye'de Adalet sağlayamazsınız. Savunma hakkı kutsaldır ve vatandaşın güveneceği tek kişi avukattır. Bu yüzden avukatların sorunu çözmeden siz adaletin diğer sorunlarını çözemezsiniz. Avukatların hakkını teslim edeceksiniz ki avukat herkesin hakkını savunsun. Çünkü Devlet zaten güçlü ama vatandaş. Vatandaşı kim savunacak? Vatandaş kendini savunamıyor ona bir avukat lazım savunma hakkı savunma tarafı diyoruz. Avukatın da devlete, hâkime, savcıya karakola karşı tüm birimlerine karşı bu vatandaşın hakkını savunabilmek için kendini güçlü hissetmesi lazım. Güçlü hissetmesi için avukatın güçlü olması lazım. Baronun güçlü olması lazım. Türkiye Barolar Birliğinin güçlü olması lazım ama biz burada avukatı güçsüz ortada bırakırsak olmaz.
Öte yandan bakın Avukat cinayetler hiç konuşulmuyor. Avukat bir davanın tarafı değildir biz sadece müvekkilimizin bize söylediğini yapmamız gereken görevlerimiz vardır. Biz bunları yerine getiririz ama avukatlar maalesef taraf gibi görünüyor. Avukatlar öldürülüyor, avukatlara şiddet uygulanıyor baronun da bu konuda ciddi çalışmalara yapması gerekiyor.
AVUKATLAR NEDEN DEĞİŞİM GRUBUNU TERCİH ETSİNLER
Çünkü biz samimiyiz. Sorunları çözmek istiyoruz. Baroyu 30 -40 yıldır aynı anlayıştaki kişiler yönetiyor sadece sırayla değişiyorlar. Sadece koltuktaki kişiler değişiyor. Kendi aralarında da anlaşmazlık yaşanıyor. Biz onlardan farkımız biz kavga değil, çözüm için adayız ve sadece meslek sorunlarını mızı çözmek istiyoruz Tek derdimiz avukattır, tek derdimiz avukatın meslek sorunlarıdır.
KOLTUK SEVDAMIZ OLMAYACAK
Baroda olumlu bir hizmet göremedik. Bol bol vaatler yapıldı. Biz her şeyi kendimiz çözdük her zorlukta her sıkıntıda ekonomik ya da hukuki ya da ne derseniz işte aklınıza ne gelirse biz her şeyi tek başımıza yaptık hiçbir destek görmedik Bu arada biz artık birlik sağlayacağız. Yani bizim bir koltuk sevdamız olmayacak Biz sorunları çözmeye geliyoruz Bu yüzden geliyoruz Bu yüzden de bize oy vermelerini desteklemelerini istiyoruz.
KAYNAK: MEDYA-24