5 Temmuz 2025, Cumartesi
07:25

Kıbrıs Türkü’nün varlık mücadelesi sürüyor

SİYASET
Kıbrıs Türkü’nün varlık mücadelesi sürüyor
Azerbaycan Basın Şurası Üyesi Nadir İsmailov Yazdı

Kıbrıs Türkü’nün varlık mücadelesi sürüyor

Azerbaycan Basın Şurası Üyesi Nadir İsmailov Yazdı

Dr. Fazıl Küçük – Rauf Denktaş – Ersin Tatar

Kıbrıs Türkü’nün varlık mücadelesi sürüyor”

BAYRAQDAR MEDYA  Yaklaşık 50-60 yıl önce olduğu gibi, bugün de Kıbrıs Türkü kahramanlıkla, iradeyle ve inançla mücadelesini sürdürüyor. O dönemde bu halk, yıkıcı Yunan zihniyetinin, “Enosis” adlı çirkin hayalin arkasına saklanan terörün, tepeden tırnağa kadar silahlanmış Rum teröristlerinin karşısında silahsız, elleri boş ama korkusuz bir şekilde durmuştu. Dünya bu soykırımı, bu katliamı, bu vahşeti görmek istemiyordu. Dünya, Kıbrıs Türklerinin haykırışını duymak istemiyordu.

Silahların “söz söylediği” savaş meydanlarının yerini artık diplomatik alanlar aldı

Ancak Kıbrıs Türkü bir an bile mücadelesinden vazgeçmedi. Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın liderliğinde ayağa kalktı, varlığını korudu, toprağını savundu, kimliğini, Türk kimliğini muhafaza etti. Evet, bu sadece bir halkın var olma mücadelesi değildi. Bu, aynı zamanda Türk’ün Doğu Akdeniz bölgesindeki izini silmeye çalışanlara karşı başlatılmış bir direnişti. Ve bu direniş, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile yeni bir döneme girdi.
Yani, bugün mücadele başka bir zeminde devam ediyor. Silahların “söz söylediği” savaş meydanlarının yerini artık diplomatik sahneler aldı. 1974 yılında savaşla korunan haklar bugün uluslararası kuruluşlarda, küresel platformlarda savunuluyor. Her ne kadar dünya hâlâ Kıbrıs Türkünün devlet olma hakkını tanımaktan kaçınıyorsa da… Hâlâ Hristiyan Batı, Kıbrıs Türkünün haklı sesini duymakta sağır, mücadelesini görmekte kördür.

Bu adaletsizlik karşısında Türk dünyası daha sıkı kenetlenmeli

Elbette, bu vahşi Batı’nın tutumudur. Bu adaletsizliğe karşı Türk dünyası daha sıkı kenetlenmelidir. Kıbrıs Türkü’nün davasına destek vermelidir. Çünkü bu davanın bugün de bir Lideri vardır. Söz konusu olan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dır.
Nasıl ki bir zamanlar Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş Kıbrıs Türkünün varlık mücadelesine liderlik etmişse, bugün de bu mücadelenin diplomatik zeminde devamı için Ersin Tatar başarılı bir liderlik yürütüyor. Yani Ersin Tatar bugünkü mücadelenin ön saflarında yer alıyor. O sadece bir lider değil, aynı zamanda Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın mirasını taşıyan bir takipçidir.
2 Temmuz tarihinde Azerbaycan Teknik Üniversitesi’nde fahri doktora unvanı takdim töreninde yaptığı konuşmada Ersin Tatar, dünyanın barışa, istikrara ve güvenliğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Bu ihtiyacın karşılanması için ise Türk dünyasının bir olması gerektiğini vurguladı.
Biz inanıyoruz ki, bu sadece diplomatik bir söylem değil. Bu, bir çağrıdır – kardeşten kardeşe yapılan bir çağrı. Eğer Türk dünyası bugün bir yumruk gibi birleşmezse, yarın tarihin verdiği bu fırsatı kaçırabilir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de söylediği gibi, yeni bir dünya düzeni şekilleniyor ve bu düzende Türk dünyası yerini almalıdır. Demek ki bunun yolu da Türk dünyasının birliğinden geçmektedir. Çünkü atalarımız da der ki: Güç birliktedir!

60 yıl önce adada Türk varlığını koruyanlar bugün bizden bu dayanışmayı bekliyor

Aynı zamanda belirtmek gerekir ki, Ersin Tatar’ın bu çağrısına cevap vermek, Türk dünyasının manevi borcudur. 60 yıl önce adada Türk varlığını koruyanlar, bugün bizden bu dayanışmayı bekliyor.
KKTC, Türk dünyasının Doğu Akdeniz’e açılan kapısıdır. Bugün Türk dünyasının o kapıya – yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne daha sıkı sarılma zamanıdır. Çünkü bu kapının kaybedilmesi yalnızca bir devletin, bir milletin değil, tüm bir coğrafi ve siyasi stratejik önemin kaybedilmesi anlamına gelir.
Son olarak, 13 Ocak 2022 tarihinde Rauf Denktaş hakkında yazdığım “Hayatını KKTC’nin varlığına adayan LİDER” başlıklı yazımdan bir bölümü hatırlatmak isterim.
Söz konusu yazıda şöyle deniliyordu:
Rauf Denktaş vefat ettiğinde dönemin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu basına yaptığı açıklamada şöyle demişti:
“Bugün bir tarih daha göçtü, baba Denktaş’ı kaybettik. Kıbrıs Türklerinin ve Türk dünyasının başı sağ olsun. Rauf Denktaş’ın verdiği mücadeleyi asla unutmayacağız. Ona layık olacağız, onunla gurur duyacağız.”

Rauf Denktaş’ın bağımsız devlet mücadelesi Ersin Tatar’ın şahsında devam ediyor

Evet, bugün gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki, Rauf Denktaş’ın bağımsız devlet mücadelesi Ersin Tatar’ın şahsında devam etmektedir. Attığı her adımda Rauf Denktaş’ın ve Dr. Fazıl Küçük’ün ideallerine sadakat gösteren Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu göreve seçildiği ilk günden itibaren beyan etmiştir: “KKTC’nin devlet olma hakkının tanınması kırmızı çizgimizdir.” Nasıl ki zamanında Rauf Denktaş, adada kalıcı barışın ancak iki egemen, eşit haklara sahip devletin iş birliğinden geçtiğini söylüyorduysa, bugün aynı görüşü Ersin Tatar sergiliyor.
Rauf Denktaş ömrünün son anlarında bile şöyle demişti:
“Benim en büyük evladım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir ve o benim için her şeyden daha aziz ve değerlidir. Hatta ailemden ve çocuklarımdan da… Bağımsızlık önemlidir, Anavatan Türkiye’ye güvenin.”
Aslında, kurucu Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerini bir vasiyet olarak da kabul etmek gerekir. Nitekim bugün KKTC Cumhurbaşkanı ve hükümeti bu vasiyete başarıyla, onurla riayet etmektedir.
Bugün Anavatan Türkiye ile omuz omuza duran KKTC, korkusuz, milli çıkarlar uğruna bir adım bile geri atmayan, “Ben Rauf Denktaş’ın çizgisindeyim. Hem Türkiye’nin hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını savunuyorum” diyen Ersin Tatar; Rauf Denktaş’ın, Dr. Fazıl Küçük’ün ve Kıbrıs Türkünün özgürlük mücadelesinde kanlarıyla, canlarıyla savaşanların hayallerini gerçekleştirmek için kararlılıkla ilerlemektedir.
Gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki, KKTC’nin kurucusunun ruhunun daima şad olması için Kıbrıs Türkleri onun başlattığı özgürlük mücadelesini Ersin Tatar’ın liderliğinde kesin bir zaferle taçlandıracaktır.
Değerli okuyucuların dikkatine bir kez daha sunmak isterim ki; KKTC, Kıbrıs Türk halkı bugün de mücadelesine devam etmektedir – Ersin Tatar’ın ve onun milli ekibinin öncülüğünde. Doğrudur, ne yazık ki bazen içeride bu mücadeleye engel olmaya, Kıbrıs Türkünün kurtuluşunun güya Rum’a birleşmekte olduğunu halka telkin etmeye çalışanlar da çıkıyor. Üstelik bu mücadelede milli ekibi yıpratmak için içeride oldukça zararlı yöntemlere başvuranlar da var. Ne yazık ki, bu kişiler bazen küçük çıkarlar uğruna büyük geleceği feda ettiklerinin farkında olmuyorlar. Ancak inanıyorum ki, Kıbrıs Türk halkı hem dışarıdan gelen hain saldırılara hem de içerideki istenmeyen adımlara gereken cevabı verecektir. Bu cevap ise Ersin Tatar’ın etrafında daha sıkı bir şekilde kenetlenmek olacaktır.